29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] [Atatürk'ün Üstüne Mause(Fare) İmlecini Getirin Lütfen]
CUMHURİYETİN İLANI
Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara’da , Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adıyla yeni bir yönetim kurulmuştu . Fakat bu yeni yönetimin rejimi henüz belirtilmemişti. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti özünde ulusal egemenliğe dayalı bir hükümetti.Fakat Yeni Türkiye’yi devlet şekillerinden , yönetim biçimlerinden birine uygun olarak resmen ilan etmek gerekiyordu . Yani sıra devletin adının konmasına gelmişti.
Atatürk , yeni devletin şeklini cumhuriyet olarak kabul etmeyi düşündü. Kurtuluş Savaşı yıllarında bu fikrini açıklamayıp , uygun bir zamanı beklemişti . Büyük Zafer’den sonra artık bu an gelmiş bulunuyordu. Aslında , Erzurum ve Sivas Kongrelerinin kararlarıyla Büyük Millet Meclisi’nin programları tamamen demokrasiye dayanmaktaydı. Saltanatın artık hiçbir etkinliği kalmamıştı. Son padişah da yurttan ayrılmış , saltanat kaldırılmıştı . Şimdi sıra Atatürk’ün kafasındaki Cumhuriyet Yönetimini resmen ilan etmeye gelmişti.
Atatürk , 28 Ekim 1923 akşamı birkaç arkadaşını Çankaya’daki köşküne davet ederek yemek sırasında arkadaşlarına :
- Yarın, cumhuriyeti ilan edeceğiz , dedi.
Misafirler hiç şaşırmadılar . Zaten böyle bir hareketi bekliyorlardı .
Atatürk , Teşkilat-ı Esasi’ye ( Anayasa’ya ) konmak üzere şu öneriyi hazırladı :
“ Türkiye Devletinin şekli cumhuriyettir. Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi
tarafından idare olunur.”
Böylelikle yeni devlet şeklinin cumhuriyet olacağına kesin olarak kara verildi.
29 Ekim 1923 akşam saat : 18.45’te TBMM oturumu açıldı. Atatürk’ün önceden hazırlattığı Anayasa maddesinin görüşülmesine geçildi.Görüşmeler sonunda öneri kabul edildi.Milletvekilleri ayağa kalkarak üç kez “Yaşasın Cumhuriyet !” diye bağırdılar.
29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat : 20.30’da Cumhuriyet ilan edildi.
Cumhuriyetin ilanından sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın büyük kahramanı Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa , ilk cumhurbaşkanı seçildi.Cumhurbaşkanı seçiminden sonra sonuç , 101 parça top atılarak halka duyuruldu.
Cumhurbaşkanlığına seçilen Atatürk kürsüye gelerek bir konuşma yaptı. Heyecanlı ve kararlı konuşmasını şu sözlerle noktaladı :
- Türkiye Cumhuriyeti , cihanda işgal ettiği mevkie layık olduğu eserleriyle ispat edecektir . Türkiye Cumhuriyeti , mesut .muvaffak ve muzaffer olacaktır .
29 EKİM 1923' TEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE CUMHURİYETİ
81. YILINDA CUMHURİYET
Türkiye, Cumhuriyet'in ilanından sonra, Atatürk inkılabı ile hızla kalkınma sürecine girmiş ve bugün de aynı hızla ilerlemesine ve gelişmesine devam eden, böylece kendisine layık bir yer edinen güçlü bir devlet ve bayındır bir ülke durumuna gelmiştir. 1920'de elde ettiği millet egemenliğini şimdiye kadar korumasını çok iyi bilmiş ve bundan sonra da korumasını çok iyi bilecektir. Bugün Cumhuriyetimiz 79. yılına sizlerin güvencesi altında girmekte, çağdaş bir yapıda yerleşmekte ve güçlenmektedir.
Türk milleti, her zaman tarihteki büyüklüğüne ulaşacak karakterde ve yapıdadır. Yükselmeye azimli ve kararlıdır.
Vaktiyle toprağı kara sabanla işleyen çiftçimiz, bugün her türlü tekniği kullanmakta, tarımı en modern şekilde yapmaktadır.
Vaktiyle iğne yapmaya muhtaç bu millet, bugün kendi savaş uçaklarını yapacak, gemilerini inşa edecek hale gelmiş, diğer ağır sanayiinde gelişmiştir. Bunun yanında eğitim, öğretim, kılık kıyafet hukuk ve daha pek çok alanda yaptığı inkılaplarla çağdaş bir görünüm
kazanmıştır.
Türk Milleti 79 yıl önce düşmanlarına karşı sergilediği birlik ve beraberliğini bu günde iç ve dış düşmanlarına karşı gösterecektir. Doğu ve Güneydoğu illerimizde, Türkiye Cumhuriyetini bölmek için çalışan bir avuç eşkıya, er geç Türk Milletinin demir yumruğunu başında hissedecek ve Ermeni uşakları Türk Milletinin çelikten bağrına çarparak parça
parça olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti bugün, 81 yıl önce gurbete bıraktığı Orta Asya Türk dünyasını bağrına basacak, kucaklayacak güç ve kuvvete ulaşmıştır.Dünya Türk'ün adaletine ve himayesine muhtaçtır. Bekle dünya geliyoruz.
CUMHURİYET
Ey Bizlere Bu Günü Kazandıran Şehitler,
Ey Hürriyet Yolunda Can Veren Koçyiğitler.
Ey Kahraman Atatürk, Sizlere Minnettarız,
Rahat Rahat Uyuyun Nöbette Bizler Varız.
Canımızdan Azizdir Bıraktığın Emanet,
Cumhuriyet Şereftir, Namustur Cumhuriyet.
Ateş İçinde Doğduk, Uyku Bize Yaramaz,
Ölüm Bile Arasa, Bizi Evde Bulamaz.
Tarlada, Fabrikada, Kışlada, Okuldayız,
Fakat Hep Bir Emelde, Bir Yönde , Bir Yoldayız,
Bugün Hürriyet İçin Kore'yi Vatan Bildik,
Edirne, Çanakkale, İzmir-Ardahan Bildik.
İnandığımız Yolda Çiğneriz Dağı, Düzü,
Hak Edenin Bağrına Saplarız Süngümüzü.
Harikalar Yaratır, Bir Damlacık Türk Kanı,
Dünyalar Alkışlıyor, Bir Avuç Kahramanı.
O Bir Avuç Kahraman Biliyor Tarihini,
Onu Muzaffer Eden Şanı, Kanı Ve Dini.
Seve Seve Bırakıp Köydeki Ocağını,
Göz Kırpmadan Veriyor, Kolunu Bacağını.
O Böyle Haşroldukça Hürriyetle, İmanla,
Türk Yurdu Yükselecek Her gün Şeref Ve Şanla.
İmanlı Göğüslere Karşı Dağlar Duramaz,
Coşarsak Selimize Dünyalar Bent Vuramaz
Türk'üz, Düşman Üstüne İşte Böyle Akarız,
Yirmi Milyon Ateşiz, Yirmi Dünya Yıkarız.
Ey, Ölümsüz Atatürk, Şerefisin Milletin
Bekçisiyiz Tek Kalsak, İnan Cumhuriyetin
BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR
CUMHURİYETİN KURULUŞU
Sayın Müdürüm!
Kıymetli Öğretmen Arkadaşlarım!
Sevgili Öğrenciler !
Bu gün 81. yılını sevinçle, coşkuyla ve bir o kadar da gururla idrak ettiğimiz Cumhuriyet Bayramı tüm milletimiz için ve milletimizin soluklarına muhtaç insanlık için iyiliklere, esenliklere, güzelliklere vesile olması adına bir kez daha kutlu olsun.
Cumhuriyetimizin ilan tarihi olan 29 Ekim 1923'e gelinen süreçte milletimizin ne gibi badireler atlattığını ne gibi yıkılışların ve tarih sahnesinden silinmenin eşiğine geldiğini hepimiz bilmekteyiz. Sıkıcı olmamak için rakamlarla ve yürek burkucu mağlubiyet hüzünleriyle dolu bu sürece pek dokunmamak istiyorum. İstiyorum fakat insan yine de
kısaca hatırlamadan yapamıyor.
Milletimizin son 150 yılı yani kabaca 1850'den günümüze doğru gelinen noktada 1920’li yıllara değin kesif bir hüzün destanıdır. Osmanlı düzelebilmek için hamle üstüne hamle yapmakta fakat devlete çizilen o makus talihi bir türlü kıramamaktadır.İşte tanzimatı ilan etmiştir. Ardından ıslahat fermanı gelmiştir. Ardından bir Kırım savaşı geçirmişizdir. Devamla payitahtta siyasi bunalımlar üst üste yaşanırken Abdülhamit devrinde biraz soluklanılmaya çalışılmış fakat makus talih yine planını icra eylemiş, devlet ardı ardına Trablus, Balkan, 1.Cihan Savaşı ve Anadolu’nun işgali ile elden ayaktan düşmüştü. Bu millet neredeyse 15 seneye yakın durmadan vuruşmaktaydı. Bu millette öyle acılar vardı ki baba evden bir çıkmış Trablus’a gönüllü yazılmış bir daha evini görememişti 15 seneye yakın.
Bu felaketli süreçte , bu acıların en ağırının balyoz balyoz sırtımıza bindiği bu zorlu yıllarda dahi bu millet kendi öz değerlerinden aldığı kuvvetle yılmamış, yetiştirdiği lideri ile bu acılı günlere kendi eliyle son vermesini bilmiştir. Yani devlet ebet müddet geleneği
içersinde Cumhuriyet yönetimini kurmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, kadrosu, bu milletinden aldığı güvenle destekle yine millet yönetimi olan yeni Cumhuriyet yönetimi olan ki cumhur halk anlamına gelmektedir. Cumhuriyet yönetimini kurmuşlardır.
Peki nedir Cumhuriyet?
Cumhuriyet adından da anlaşılacağı gibi halkın yönetimidir. Halkın hür irade ve teşebbüs hürriyetimizi, inanç ve fikir hürriyetimizi sonuna kadar müdafaa etmeliyiz. Ve tüm bu saydıklarımızı müdafaa ederken bilmeliyiz ki bu farklılıklarımızı müdafaa ederken şunu düşünmeliyiz ki, biz bu hareketimizle; sadece bencilce bir hareket gibi gözükse de bu hare-
ketimizle, kendimizi müdafaa etmiyoruz. Biz Cumhuriyeti savunuyoruz. Cumhuriyeti müdafaa ediyoruz. Ve bize bu fırsatı veren Cumhuriyeti milletimize armağan eden Mustafa Kemal Atatürk'ü idrak ediyoruz. Onun halkına, halkının inanç,fikir ve teşebbüs hürriyetine olan güvenini ve saygısını ifade ediyoruz. Fert fert Cumhuriyet; M.Kemal'inde istediği gibi ferdi benliğimizle beraber Cumhuriyeti savunurken, aynı zamanda ifade edebilmektir.
İfadesini, halkın ortak yönetimi olan Cumhuriyet , yönetiminde uygulana bilmektedir.
Cumhuriyetin manası budur . Hepimizi Cumhuriyetimizi müdafaa ve ifadeye davet ediyorum. Çünkü , Cumhuriyet tüm halk içindir .
Saygılarımla.
İŞTE CUMHURİYETTEN BEKLEDİĞİMİZ NETİCE
Atatürk, Mudanya yolu ile Bursa'ya gidiyordu. Kalabalık bir halk kitlesi iskelede etrafını çevirmiş bulunmaktaydı. Bir kadının elinde bir kâğıtla Atatürk'e yaklaştığı görüldü. İhtiyar, zayıf bir kadındı. Ata'nın yolunu keserek titrek bir sesle:
- Beni tanıdın mı oğul? dedi. Ben sizin Selanik'te komşunuzdum. Bir oğlum var. Devlet demiryollarına girmek istiyor. Siz onu alsınlar dediniz. Fakat müdür dinlemedi. Oğlumu yine işe almamış. Ne olur bir kere de siz söyleseniz.
Atatürk'ün çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı. Elleriyle geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:
- Oğlunu almadılar mı? dedi. Ben tavsiye ettiğim hâlde mi almadılar? Ne kadar iyi olmuş... Çok iyi yapmışlar... İşte Cumhuriyet böyle anlaşılacak...
Kadın, kalabalığın içinde kaybolmuştu. Ve Atatürk adeta kendinden geçmiş bir sesle:
- İşte cumhuriyetten beklediğimiz netice... diyordu.
Hulusi KÖYMEN
CUMHURİYETİN GELİŞİMİ VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ
Sayın Müdürüm!
Kıymetli Öğretmen Arkadaşlarım!
Sevgili Öğrenciler!
İnsanların, kendini yönetmesi anlamına gelen Cumhuriyet rejiminin doğal bir gelişimi bulunur. Yunan ve Roma medeniyetleri ile başlayan Cumhuriyet rejimi süreci, Ortaçağ Avrupasının karanlıklarında bir müddet bocalasa da, İngilizlerin Meşrutiyeti, A.B.D.'nin kurulması ve Fransa ihtilali ile gelişerek 20.yy. başına kadar geldi.
Türk tarihine baktığımızda ise; Osmanlı'nın son dönemlerinde benzer hareketleri illegal de olsa görmek mümkün. Tanzimat ve İslahat Fermanları, I. ve II. Meşrutiyetler en önemli aşamalardır.
1- Düşünce,
2- Gerçekleşme,
3- Gelişme. Bu gelişmeler düzgün ve dengeli bir yol izler. Atatürk'ün kafasındaki Cumhuriyet anlayışı
Fransız ihtilali fikirleri ile başlar. Öğrencilik yıllarında oluşan Cumhuriyet fikri, zamanla olgunlaşır. Osmanlı'nın I. Dünya savaşından mağlup çıkması, bağımsızlığımızı tehlikeye düşürmüştü. Fakat daha ayağının tozuyla geldiği İstanbul'da itilaf devletleri donanmalarını gören M.Kemal "Geldikleri gibi giderler" diyerek yeni bir meşaleyi
ateşliyordu.
19 Mayıs 1919 tarihinde Samsuna çıkan Mustafa Kemal zihninde oluşturduğu önemli kararını tatbikata başladı. Fakat ortamın hazır olmayışı fikirlerini söylemesine izin vermiyordu. 19 Mayıs'tan, I.İnönü zaferine kadar sürecek milli mücadelenin hazırlık aşaması denir. Bu aşamada düzenlenen genelgeler ve kongrelerin ortak amacı; Anadolu insanını tek bir yürek haline getirmek ve hedefe kilitlemekti. Bu aşamanın ardından düşmanlara karşı harekete geçmenin zamanı gelmiş ve silahlı mücadele adını verdiğimiz II. kısım başlamıştır. Tarihi kahramanlıklarla dolu olan milletimiz İnönü savaşlarında,
Sakarya savaşında ve Büyük Taarruzda yeni bir kahramanlık destanı daha yazdı. 9 Eylül'de düşman Anadolu'ya ayak bastığı yer olan İzmir'de tekrar denize döküldü. Böylece milli mücadelemizin askeri kısmı tamamlandı.
Artık sıra savaş meydanlarında kazanıKardeş başarının siyasi anlamda ve devletlerarası hukuk alanında da tanınmasına geldi. Lozan Antlaşması bu aşamanın gerçekleşmesini sağladı.
29 Ekim 1923 tarihinde bağımsız Türkiye devleti tercihini Cumhuriyetten yana kullanarak yeni bir döneme girmiş oldu. Bu aşamanın temel amacı Türkiye'yi ve Türk Milletini Muassır medeniyetler seviyesine çıkarmaktı. Bu mücadele ve gayretimiz halen devam etmektedir.
Cumhuriyetimizin 81. yılını kutlarken her zaman güçlü ve dinamik
bir Cumhuriyetin korunması temennisiyle nice 81. yıllara ...
CUMHURİYETİN 50. YIL MARŞI
Müjdeler var yurdumun toprağına taşına.
Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına.
Bu rüzgârla şahlanmış dalga dalga bayrağım.
Başka bir tuğ yaraşmaz Türk'ün özgür başına.
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu.
Atatürk'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Yıllan bir çığ gibi aşarak hafta hafta
Koşuyoruz durmadan kadın - erkek bir safta...
Elimizde meşale, ilke Atatürk,
Işıklarla donattık ülkeyi her tarafta...
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Aynı kandan feyz alır bunca toprak, bunca taş.
Kılıç tutan bilekler, verdi sabanla savaş.
Tekniğin dev nabzında her adım, her dakika,
Çarklarda aynı tempo, yüreklerde aynı marş.
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Biz yürekten bağlıyız elli yıldır bu yola.
"Yurtta barış" ilk hedef. "Cihanda sulh" parola.
Koparamaz hiçbir güç bizi millî birlikten,
Ata'mızın izinde koşuyoruz kol kola...
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Yaşasın hür ulusum, soylu gencim, benliğim,
Yaşasın şanlı ordum, sarsılmaz güvenliğim.
Ersin elli yıllarım nice mutlu çağlara.
Örnek olsun cihana devletim, düzenliğim.
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Bekir Sıtkı ERDOĞAN
ATATÜRK DİYOR Kİ
Cumhuriyet; fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister.
***
Benim nâçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
***
Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
***
Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı, Türk topluluğudur.
***
Cumhuriyet fikir serbestliği taraftandır. Samimî ve meşru olmak şartıyla, her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir.
***
Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.
***
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.
***
Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.
***
Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir.
B U G Ü N
Durmadan dalgalan şanlı bayrağım,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.
Ufuklar gül açsın, gülsün toprağım,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.
Ağaçlar bezensin, dallar süslensin,
Bahçeler donansı güller süslensin.
Ata'nın geçtiği yollar süslendin.
Yurdumun en büyük bayramı bugün.
Yurt için savaşmak bir şanlı düğün,
Yaşamak tutkusu her şeyden üstün.
İstiklal sevdası ufkumuzda gün,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.
Tarihe sığmayan şanlar Türk'ündür,
Ölümden korkmayan canlar Türk'ündür.
Bayrağa renk veren, kanlar Türk'ündür,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.
Ata'mız her zaman kalbimizde hız,
Ülkümüz uğrunda ölmek andımız.
Şölenler kurulsun, içilsin kımız,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.
Kanını toprağa katanımız var,
Bayrağın altında yatanımız var,
Destanlar kaynağı vatanımız var,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.
Uluğ TURANLIOĞLU
CUMHURİYET BAYRAMI
( 28 - 29 Ekim )
29 Ekim 1923 ülkemizde cumhuriyet yönetiminin ilan edildiği gündür. Bugün ulusal bayram günüdür. Her yıl cumhuriyet yönetiminin ilanını 28 - 29 Ekim günleri Cumhuriyet Bayramı olarak coşkun törenlerle kutlarız.
Cumhuriyet Yönetiminden önce devletimizin adı Osmanlı İmparatorluğu idi. Osmanlı Devleti, Osman Bey tarafından 1299'da Söğüt 'de kuruldu. Osmanlı devlet yöneticisine padişah denirdi. Osmanlı Devletini altı yüz yirmi dört yılda, otuz altı padişah yönetti. Son padişah Sultan Vahdettin'dir.
Eskiden ülkelerde tek kişi egemendi. Ülkelerini diledikleri gibi yöneten bu kişilere padişah, şah, kral, hakan, sultan denirdi. Yönetim çoğu zaman babadan oğula geçerdi. Oğulun küçük olması, deli olması yönetici olmaya engel sayılmazdı. Böyle tek kişinin kendi başına buyruk, sorumsuz, denetimsiz yönetimine mutlakiyet denir. Mutlakiyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişidedir.
Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde zamanla hakana, padişaha, şaha, krala yardımcı olsun diye meclis kuruldu. Meclis üyeleri halkın dileklerini yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları hakan, padişah, şah, kral tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimine Meşrutiyet denir. Ancak meclisin yetkileri genel olarak çok sınırlıdır. Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında iki kez meşrutiyet ilan edildi.
Üçüncü yönetim biçimi cumhuriyettir. Cumhuriyet'te egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Ulus kendini yönetme yetkisini temsilcileri - milletvekilleri- aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler yasalar yapar, yöneticileri ulusu adına denetler. Yönetilenler dilerlerse seçimlerde yöneticilerini değiştirirler.
ÜLKEMİZDE CUMHURİYETİN KURULUŞU
Osmanlı İmparatorluğu'nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın belli öbaşlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı.
Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Erzurum'da, Sıvas'ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır." diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler bulundukları yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.
Tahtını, rahatını düşünen padişah, yenilen düşmanla birlikte yurdumuzdan kaçtı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu. Bu doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti.
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını yaptı. 13 Ekim 1923'te Ankara Başkent oldu. Atatürk ; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra, çoktan beri tasarladığı cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı. Onlara , "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz." Dedi.
29 Ekim 1923 günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verildi. Meclis önergeyi kabul etti.
Böylece ülkemizde cumhuriyet yönetimi kuruldu. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet'in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı.
Cumhuriyet ; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet'i korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir.
CUMHURİYET NASIL İKardeş EDİLDİ
Aşağıda cumhuriyetin ilanını meclis
muhabiri olarak izlemiş bir yazarımızın
anısını okuyacaksını
O günlerde bütün gazeteciler ve halk merakta idi. Bir yenilik var… Fakat bu nedir ? Bir türlü belli olmuyordu. Ben o zamanlar Öğüt Gazetesinde çalışıyordum. Meclisin bütün toplantılarına devam ediyordum.
Atatürk Çankaya'da kendisine konuk olan arkadaşlarına Cumhuriyet'i ilan etmenin zamanı geldiğini, bildiriyor. Bunun için anayasada değişiklik yapmak gerektiğini açıklıyordu. 28 Ekim 1923 günü konukları gittikten sonra İsmet İnönü ile birlikte anayasada ne gibi değişiklikler yapılacağını görüştüler.
1923 yılının Ekim ayının yirmi dokuzuncu Pazartesi sabahı idi. Güneşli bir hava. Samanpazarı ve KaraoğKardeş'dan insanlar sel gibi meclise doğru akıyordu. Kalpaklı, başlıklı, fesli erkekler ve bunların arasında kadınlar, meclisin karşısındaki Millet Bahçesi'ne meydana toplanmışlardı.
Halk Millet Meclisinin kararını merakla bekliyordu. Birçokları tanımadıkları milletvekillerine yaklaşıyor, haber soruyordu. Güneş battı. Karanlık bastı. Buna rağmen halk dağılmıyordu. Hepimiz sabırsızlıkla bir haber bekliyorduk. Meclisin dar kapısından bir milletvekili çıktı. Orada bulunan gazeteciler, hepimiz milletvekilinin etrafını çevirdik. Milletvekili :
- Şu dakika içerde pek mutlu ve tarihsel kararlar veriliyor, dedi. Dışarıya sızan haber bu kadardı.
Akşam saat on sekiz kırk beş'ti Millet Meclisi oturumu açıldı. Donuk bir ışık. Sağda dinleyicilere ayrılmış bir yer, solda gazeteciler balkonu, ortada okul sıralarında oturmuş milletvekilleri, Atatürk yok. Bütün milletvekilleri sıkışık bir durumda oturuyorlardı. Bu sessizlik içinde İsmet İnönü : Anayasanın birinci maddesinin "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Devletinin hükümet şekli cumhuriyettir" biçiminde değiştirilmesi için görüşme açılsın dedi. Değiştirilmesi istenen başka maddeler de vardı. Değişiklik isteği üzerine birçok milletvekili söz aldı. Heyecanlı konuşmalar yapıldı. Bu sırada milli şair Mehmet Emin Yurdakul söz alarak orada bulunanları "Yaşasın Cumhuriyet" diye bağırmaya davet etti. Bütün milletvekilleri tek bir vücut gibi harekete geçti, ayağa kalktılar. Gün görmüş gaziler, generaller, kalemleriyle, kılıçlarıyla bu memlekete hizmet etmiş kahramanlar dimdik durdular. Sonra hep bir ağızdan "Yaşasın Cumhuriyet" diye bağırdılar. Anayasa değişikliği görüşmeleri tamamlandıktan sonra değişiklik isteği oya sunuldu. Bütün eller "kabul" diye kalktı. Türkiye devletinin cumhuriyet olduğunu belirleyen değişiklik oy birliği ile kabul edildi. Saat sekiz buçuktu. Bu dakikadan itibaren Türkiye Devleti'nin adı Cumhuriyet olmuştu.
Bu cumhuriyete bir başkan seçmek gerekiyordu. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanlığı seçimine 158 milletvekili katıldı. Ankara milletvekili Gazi Mustafa Kemal Cumhurbaşkanlığına seçildi.
Bu anda Kemal Atatürk meclis salonunda göründü. Alkışlar arasında kürsüye çıktı. Herkes Atatürk'ü dinliyordu. Konuşmasını bitirdiği zaman uzun uzun alkışlandı. Gök gürültüsünü andıran alkışlar arasında Atatürk yerine oturdu.
Halk meclisin önünde bekliyordu. Cumhuriyetin ilanını ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanı seçildiğini duyunca coştu. Bu arada 101 pare top atıldı. Top sesleri Türk ulusuna cumhuriyeti ilan ediyordu. Türk ulusu, yıllardan beri hasretini çektiği egemenliğe ve cumhuriyete kavuşmuştu.
Enver Behnan ŞAHPOLYO